Tubal infertilite’de laparoskopik lazer cerrahisi
Kadınlarda infertilite nedenleri arasında tüplere bağlı problemler % 25-35 arasında yer tutmaktadır. 1977 yılında ilk kez İngiltere ve Kanada’da tıkalı veya bağlanmış tüplerin mikrocerrahi yöntemi ile açılması operasyonları başarıyla yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda mikrocerrahi aletlerinin ve mikroskopların geliştirilmesi sayesinde bu operasyonlar daha başarılı ve yaygın bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Laparoskopik cerrahi metodunun uygulanmaya başlanmasından önce kadın hastalıklarında mikrocerrahi operasyonları açık ameliyat şeklinde yapılmakta idi. Özellikle son 15 yılda laparoskopik cerrahide deneyimli doktorların yetişmesi, laparoskopik aletlerin ve kameraların geliştirilmesi sayesinde geçmişte sadece açık olarak yapılan bu operasyonların artık laparoskopik olarak yapılmasına olanak sağlamıştır. Laparoskopik mikrocerrahi adı verilen bu teknikle açık mikrocerrahide yapilabilen tüm operasyonlar, eğer operasyonu yapacak ekip yeterli deneyim ve beceriye sahip ise açık mikrocerrahi kadar başarıyla yapılabilmektedir. Bu şekilde yapıldığı taktirde hem mikrocerrahinin, hem de laparoskopik cerrahinin özelliklerinden ve faydalarından yararlanılmaktadır.
Pekçok ülkede olduğu gibi, malesef ülkemizde de mikrocerrahiden yararlanabilecek hastalara bu yöntem önerilmemekte, yerine tüplerinde sorunları olan hastalara hemen tüpbebek uygulanmaktadır. Mikrocerrahinin ve laparoskopinin ileri olduğu ülkelerde ise, tubal faktör nedeniyle başvuran hastalara 1. seçenek olarak tüpbebek değil, yerine tubal mikrocerrahi önerilmekte, hastaya tüplerindeki sorunlar mikrocerrahi ile düzeltildikten sonra doğal yollarla hamilelik şansı verilmektedir. Tüpbebek uygulamalarında gebelik şansı sadece uygulandığı ay içersinde mevcuttur. Eğer o denemede gebelik meydana gelmez ise hastalara hamilelik oluşana kadar tekrar tüp bebek uygulamaları yapılmaktadır. Halbuki tüplerdeki sorunlar başarılı bir şekilde giderilir ise hastalara uzun süreli gebelik şansı tanınmaktadır. Mikrocerrahiden sonra ilk 1-2 yıl içersinde %60’lara varan gebelik oranları elde edilmektedir. Bu operasyondan sonra eğer hasta 1-2 yıl içersinde gebe kalamadığı takdirde tüpbebek uygulanmaktadır. Eğer tüpbebek uygulamalarında deneme başına klinik gebelik oranlarının yaklaşık olarak %20-45 arasında olduğu düşünülürse uygun hasta seçimi yapıldığı taktirde niçin ilk seçenek olarak mikrocerrahi yapılmasının uygun olacağı anlaşılacaktır.
Mikrocerrahi ve laparoskopideki tüm gelişmelere rağmen tüplerinde sorunları olan veya tüpleri tıkalı olan her hastaya (tubal faktör) bu operasyonlar uygulanmamalıdır. Tüplerinde ileri derecede hasar bulunan, tüpleri ileri derecede şişmiş veya su toplamış olan (hidrosalpenks), veya tüplerinin büyük bir kısmı kesilerek çıkartılmış hastalarda bu operasyonların uygulanması herhangi bir olumlu katkı getirmemektedir. Tüplerinde ileri derecede hasar olan hastalarda tüplerin açılması veya yapışıklıkların giderilmesi tüplerin fonksiyon görmesi için yeterli değildir. Bu hastalarda ya gebelik oluşmamakta veya dış gebelik riski çok yüksek olmaktadır. Hatta bazı durumlarda ileri dereceda hasarlı ve su toplamış olan tüplerin, herhangi bir tüpbebek uygulamasından önce laparoskopik olarak çıkartılması önerilmektedir (salpenjektomi). Mikrocerrahi ve laparoskopi konusunda hekimin yeterli deneyimi yoksa yine bu operasyonlar yapılmamalı veya hastalar bu konuda deneyimli merkezlere yönlendirilmelidir. Ayrıca, kocasının spermlerinde sayı, hareketlilik veya yapısal problemleri nedeniyle tüpbebek veya mikroenjeksiyon önerilmiş çiftlere mikrocerrahi yapılmamalı, hastaya zaman kaybettirmeden bir tüpbebek merkezine yönlendirilmelidir.
I. Tüplerin ve yumurtalıkların etrafında yapışıklıkların giderilmesi (Laparoskopik adhezyolizis)
Bilindiği gibi her ay kadının yumurtalığında bir adet folikül adı verilen yumurta kisti gelişmekte ve yaklaşık olarak adetin 12-14. günleri arasından bu folikül çatlayarak içindeki oosit veya yumurta hücresi karın boşluğuna düşmektedir. Bu aşamada yumurta hücresinin tüplerin ucundaki fimbria veya vantuz etkisi yapan uzantıları tarafından emilerek tüp içersine geçmesi gerekiyor. Çok ince birer boru şeklinde olan tüplerin iç boşluğunu döşeyen hücrelerin yüzeyinde bulunan tüycükler (cilia) rahim boşluğuna doğru bir hareket dalgası oluşturmaktadır. Bu şekilde karın boşluğundan tüp içersine alınan yumurta hücresi bu hareket dalgası ile 5-6 günlük bir yolculuk sonunda rahim boşluğuna yani dölyatağına ulaşmaktadır.
Tüpler ve yumurtalıklar etrafından bulunan yapışıklıklar (adhezyon) normal fonksiyonların yerine getirilmesini engellemektedir.
Yumurtalıklar ve tüplerin bozulan anatomisi ‘laparoskopik adhezyolizis’ adı verilen operasyon ile tekrar normal hale getirildiği durumlarda çok iyi sonuçlar elde edilmektedir. Bu şekilde %40-60 dolayında gebelik oranları, % 6 dolayında ektopik gebelik oranları bildirilmiştir. Yaygın adhezyon, tubal hasar ve peritoneal defektler varlığında gebelik oranlarında belirgin düşüş olmaktadır. Gebeliklerin büyük bir kısmı ilk 1 yıl içersinde olmaktadır.
II. Laparoskopik tubal re-anastomoz (bağlanmış tüplerin tekrar uc uca getirilmesi)
Daha önce istedikleri sayıda çocuk doğurduktan sonra bazı kadınlar kendi isteği ile tüplerini bağlatmaktadırlar. Ancak, çeşitli nedenlerle (yeni evlilik, çocuğunu kaybetme v.s.) tekrar çocuk sahibi olabilmek isteği ile doktora başvurmaktadırlar. Bu gibi durumlarda yine pek çok merkezde bu hastalara tüpleri tıkalı olduğu için tüp bebek önerilmektedir. Kendi merkezimizde bu gibi durumlarda eğer şartlar uygun ise ilk seçenek olarak laparoskopik mikrocerrahi ile tubal re-anastomoz operasyonu önerilmektedir. Özellikle, tüplerin bağlanması işlemi sırasında halka veya klips kullanıldığı durumlarda bu operasyon % 60’lara varan gebelik şansı vermektedir. Bu gebelik oranları bu konuda son derece deneyimli ekiplerce bildirilmiş oranlardır. Kendi serimizde gebelik oranı % 57’dir.
Ancak, tüplerinin bağlandığı ifade edilen hastalarda bazen tüplerin geniş bir kısmı kesilerek bu işlem yapılmaktadır. Bu gibi durumlarda geride çok az sağlam tüp dokusu kaldığından bu kadınların ameliyat sonrası gebe kalma şansları çok düşük olmaktadır. Bu hastaları tüpbebek uygulamalarına yönlendirmek gerekir.
III. Tüp tıkanıklıklarının açılması
Yukarda belirtildiği gibi tüpler ince birer boru şeklindedir. Tüplerin rahime açılan kısmı dar iken, karın boşluğuna açılan ucu ise huni şeklinde genişlemektedir. Tüplerin herhangi bir yerinden tıkalı olması halinde yumurta hücresinin sperm ile buluşup döllenmesi gerçekleşmemektedir.Eğer tüplerin her ikisi birden tıkalı ise gebelik şansı olmamaktadır. Tüplerin fonksiyon görebilmesi için açık olması ve içini döşeyen epitelin hasar görmemiş olması gerekmektedir. Bazen tüpte tıkanıklık olmadığı halde, tüp ucunda kısmi darlık (fimosis) olduğu durumlarda da gebelik şansı azalmaktadır. Bu durumda fimbrioplasti operasyonu yapılarak darlık giderilmektedir .
Tüplerin rahime yakın kısmında (tubo-korneal bölge) tıkanıklık varsa ilk seçenek tedavi falloposkopi ile yapılan kanülasyon işlemidir. Bu işlem ile rahim içersinden ulaşılarak tubo-korneal bölgedeki tıkanıklık açılmaya çalışılmaktadır. Bu işlem ile başarılı olunamayan durumlarda mikrocerrahi ile ‘tubo-korneal anastomoz’ adı verilen operasyon yapılmaktadır. Bu operasyonun başarısı deneyimli ekiplerce % 50-60 olarak bildirilmektedir.
Tüplerin karın boşluğuna açılan uç kısımları geçirilen iltihaplar veya operasyonlardan sonra sıklıkla tıkanabilmektedir. Bazen tıkanıklığın gerisinde sıvı toplanmakta ve tüpler ileri derecede hasar görerek şişmektedir. Bu hastalarda operasyonun başarısı tamamen tüplerin durumuna bağlıdır. Eğer sadece tüplerin uçları tıkalı ancak tüplerin geri kalan kısımları normal veya az derecede zarar görmüş ise laparoskopik salpingoneostomi operasyonu ile tıkalı olan uçlar açılarak tüplerin normal fonksiyon görmesi sağlanmaktadır. Ancak bazı durumlarda eğer tüplerede ileri derecede hasar varsa o zaman tıkalı uçlar açılsa bile gebelik şansı az olmakta ve dış gebelik riski artmaktadır. Seçilmiş hastalarda bu operasyon %30-45 arasında gebelik şansı vermektedir.
IV. Laparoskopik cerrahi ile tüpbebek öncesi tüplerin çıkartılması (Salpenjektomi)
Tüplerin uçlarının tıkandığı ve ileri derecede şiştiği durumlarda (hidrosalpenks) tüplerin açılması operasyonları gebelik şansı çok düşük olduğundan önerilmemektedir. Bu hastalara tüpbebek yapıldığı zaman daha yüksek gebelik şansı elde edilmektedir. Ancak, tüplerin bu şekilde su topladığı durumlarda gebelik şansını artırmak amacıyla tüplerin önceden çıkartılması önerilmektedir. Tüplerin çıkartılmasına gerekçe olarak tüpbebek uygulamaları esnasında tüplerin içersindeki sıvının embriyoların rahime tutunmasını zorlaştırdığı veya önlediği ileri sürülmektedir. Yapılan çalışmalarda, tüplerin çıkartıldıktan sonra tüpbebek sonrası gebelik sonuçlarının olumlu yönde arttığı gösterilmiştir.
V. Laparoskopik dış gebelik operasyonları
Normal bir gebelik rahim içinde gelişmektedir. Dış gebelik durumunda ise genellikle tüplerde oluşmaktadır. Dış gebelikte tüp tamamen çıkartılabilir (salpenjektomi) veya uygun vakalarda tüpün korunarak salpingotomi operasyonu yapılabilmektedir.
VI. Laparoskopik mikrocerrahi mi yoksa doğrudan tüpbebek mi ?
Tubal mikrocerrahi ve tüpbebek sonuçlarını karşılaştıran çalışmalar mevcut olmadığından, tubal faktor nedeniyle infertil olan hastalarda hangi tekniğin daha başarılı olduğu konusu çok tartışmalıdır. Ayrıca tüpbebek uygulamalarında gebelik oranları yapıldığı ay içersinde geçerli olduğu halde tubal cerrahi sonrası oluşan gebelik oranları 1-2 yıl içersinde belli olmaktadır. Tubal faktor nedeniyle yapılan tüpbebek uygulamalarında siklüs başına canlı doğum oranları değişken olmakla birlikte % 20-35 dolayındadır. Tüp bebek uygulamalarında 3-4 deneme yapıldığı takdirde gebelik oranları %40-60’lara ulaşmaktadır. Uygun hasta seçimi yapıldığı ve deneyimli ekipler tarafından gerçekleştirildiği takdirde, tubal mikrocerrahi ile daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Tubal cerrahi sonrasındaki bekleme süresi nedeniyle, beklemek istemeyen, ileri yaş ve tubal cerrahi için elverişsiz hastalarda birinci seçenek olarak tüpbebek daha uygundur. Buna karşın tubal cerrahiye uygun genç hastalarda, tüpbebek yaptırmak istemeyen veya tüpbebek ile gebelik elde edilemeyen hastalarda tubal mikrocerrahi ilk seçenek tedavi veya başarılı bir alternatif olarak sunulabilir.